Öğrencilerimiz Sosyal Sorumluluk Sempozyumunda...

2 Mart Cumartesi Felsefe Kulübü öğrencileri İTÜ Geliştirme Vakfı Okulların’da “Sosyal Sorumluluk Sempozyumuna” katıldı. Dokuz Sivil Toplum örgütünün katıldığı ve atölyeler şeklinde öğrencilerin iyilik üzerine projeler geliştirdikleri sempozyum çok yararlıydı.

Öncelikle ben gerçekten çok beğendim.O kadar insanın güzel bir biçim de insanlara, hayvanlara, doğaya nasıl yardım edebileceklerini anlattılar. İnsanların bu tür şeyler için çabalaması o kadar güzel bir his ki . Her sivil örgüt kendi çalışmalarını beş dakika anlattı ve bizden istediğimiz iki örgüte katılabileceğimizi söylediler. Ben ilk oturumumda AHTAPOT GÖNÜLLÜLERİNİ seçtim. Köpek evlerini nasıl yapabileceğimizi öğrendim. .Bunu hiç tanışmadığım insanlarla tartışıp kararlaştırırken öğrendim. İlk deneyimimdi ama ben yinede fikirler üreterek katkı sağladım. İkinci oturum olarak TOHUM OTİZİM VAKFINI seçtim. Otistik çocukların hayatının nasıl olduğunu ve nasıl eğitim aldıklarını öğrendim .Otistik çocuklar sesleri bizden daha fazla duydukları için daha fazla tepki veriyolarmış en sinir oldukları şey ise market arabasının tekerleğinin çıkardığı sesmiş. Felsefe kulübünde olduğum için çok şanslıyım çünkü nereye gitsek her zaman bir şeyler öğreniyorum ve kendimi geliştiriyorum.

İlayda Boğosyan

2 Mart Cumartesi günü okulumuzun Felsefe kulübü ile İTÜ Geliştirme Vakfı Okullarına Sosyal Sorumluluk Sempozyumuna katıldık. İlk başta bir çok projeyi tanıdık ve sonrasında ise kendimiz atolye şeklinde çalışmalar yaptık. Projelerin sunumlarını dinlemeden önce çok güzel bir hayat hikayesi ve başarılı bir insanı tanıdık. Bunun da çok önemli olduğunu ve bize büyük bir katısı olacağından eminim. Ben iki atolyeye katıldım' AHTAPOT GÖNÜLLÜLERİ ve BUPAWS. Ahtapot Gönüllüleri'nde köpek kulübelerinin nasıl yapıldığını, eğer kendimiz bir grup halinde çalışsak nasıl elde edebileceğimizi konuştuk. Hayvanlara özellikle de dışarıda yani sokakta yaşayan hayvanlara yardım etmek gerçekten ne kadar zor ve uğraş gerektirdiğini bir kez daha anladım. Fakat katıldığım bu grupta daha çok dikkatimi çeken bizim takım arkadaşımız idi, çünkü herkesi şaşırtacak şekilde sunuma hazır bir şekilde gelmişti. Tüm takım arkadaşlarım ile birlikte çalışsak da onun kadar güzel bir sunum yapabileceğimizi düşünmüyorum:)
Bupaws da ise çok eğlenmeden de olsa yararlı bilgiler edindim. Köpeklerin o program içeresinde nasıl yaşadığını çok daha detaylı şekilde öğrendim. Beni üzen noktalar vardı. Onlardan en önemlisi de köpeklerin sınırlı sayıda alınması ve kısırlaştırılması idi. Bu durum beni ne kadar üzse de programın şartları bunlar. Fakat imkanların da bunu gerektirdiğini anlıyorum. Umarım ilerde bu durumlar olmadan da bu program devam eder.

Ella Yenokyan

İTÜ Geliştirme Vakfı’nda gerçekleşen Sosyal Sorumluluk Sempozyumu’na 2 Mart Cumartesi günü katılım gösterdim. Birbirinden farklı ve güzel vakıflar bu sempozyuma gelmişti. Benim adıma harika bir gündü. Bu etkinliğe katılım gösteren vakıflar arasında seçim yapmak bir hayli zordu. Çünkü hepsi birbirinden önemli işler için çalışıyor, çaba sarf ediyordu. Bu çabaya teker teker ortaklık etmek çok güzel olurdu. Ben BU Paws ve Gülmek İyileştirir Vakıf’larını seçtim. Bize verilen kırk dakikalık kısa zaman diliminde neler yaptıklarını, ne amaçladıklarını, faydalarını ve daha birçok şeyi anlattılar. Tabii ki bu zaman kısalığından ötürü öğrenciler daha az konuşabildi. Keşke zamanımız biraz daha fazla olsaydı. Onun haricinde ruhsal ve zihinsel açıdan kendimi güzelce doldurdum. Buradan kazanmış olduğum birikimler benim bakış açımı yeniden şekillendirdi. Vakıflarla beraber çalışmak, en büyük hayallerimden biri. Bu sempozyum ile birlikte hayalimi gerçekleştirmeye daha da yaklaştığımı hissettim. İnsanlara yardımı dokunan bir birey olmaya her zaman gayret gösterdim. Çünkü bu beni çok mutlu ediyor. Yalnızca kendim için yaşamak istemiyorum. Benim amacım insanlara umut olmak, her açıdan onları pozitif yönde etkilemek. Merry Brown “Bir başkasının yaşamasına yardım etmeyen, yaşadığını iddia edemez.” der. Bundan dolayıdır ki yaşadığımı hissetmek, iddia etmek istiyorum. Tüm benliğim ile. Bir şeyleri değiştirebilirim, değiştirebiliriz. Buna inanıyorum.
Maria Umuç
Felsefe kulübü olarak İTÜ'de düzenlenen bir programa katıldık.Bu programa bütün olarak baktığımızda sonunda gerçekten iyi şeylerin de olduğunu öğrenmek çok heyecan vericiydi.İstersek bu dernek ve kuruluşlara katılabileceğimiz, önümüze sunulmuş bir fırsat.Bu derneklerin ayakta kalabilmesi için bizim onlara destek olmamız lazım.Bu kuruluşların sırf bizim iyi bir şeyler yapmamızı istediklerinden bu sunumu yapmaları büyük bir yücelik.

Evgin Aydın.

"Her sivil toplum örgütü bir dertten doğar". Bugün birkaç Vakıf temsilcisi tarafından kullanılan bu söze fazlasıyla katılıyorum. Bugün birçok vakıf tanıma, asıl amaçlarını dinleme ve temsilcileriyle vakit geçirme fırsatını yakaladık. Hepsinin dikkat çekmek istediği konular, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını karşılama gayeleri vardı. Bugün konuşmalar başladığında içimdeki büyük boş bir toprağa umut tohumlarının ekildiğini ve ekilen umut tohumlarının her konuşmadan sonra filizlendiğini hissettim. Bir vakıf ne kadar yardım sözcüğünü kullanmasa ve buna "İhtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını karşılama" dese de ben insanlığa yüce bir yardım eli uzattıklarını düşünüyorum. İnsanlar bilinçlenmeli, bilinçsiz insanları göstermek kolaydır. Herkes bir yerlerde olduklarını bilir fakat önemli olan bir şeyleri değiştirebilmektir. Bu vakıflar tanınmalı, insanlar bilinçlenmeli. Çevrede yaşayan canlı cansız her şeye saygı duyulmalı. "Hayvan" diyip geçilmemeli. Onların da canı, yaşama, barınma ve nice hakkı olduğu bilinmeli, doğa korunmalı ve elimizdeki canlı cansız her şeyin değerini iyi bilmeliyiz. Ne kadar tüm vakıfların oturumlarına katılmak istesem de 2 tane seçme hakkım vardı ve 1. Oturumda BUPAWS'ı, 2. Oturumda Gülmek İyileştirir'i seçtim. Boğaziçi Üniversitesinin köpekler için sağladığı iyi imkanlarla ellerinden geldiği kadar oluşturdukları harika bir barınaktı. En yakın zamanda okulumda bu barınağa destek olmak için bir proje yürüteceğim ve bunun peşinden gideceğim. Gülmek İyileştirir 1 buçuk senelik yeni sayılabilecek bir vakıftı. Kanser hastası çocuklar için titanyum, hijyenik bir oyun merkezi oluşturulmuştu. Kanser hastası çocukların ailelerine ücretsiz psikologlar yardımcı oluyorlardı. Oyun merkezine gelemeyecek durumda olan hastalar için evlerine de gidilebiliyordu. Onların psikolojisini anlamak ve bu denli fazla yardımcı olmak içime dokundu. Hijyenik oyun merkezine bir seferde cok fazla kişi alamıyorlar. Bu yüzden müzik, resim gibi alanlarda yeteneği olan ve çocukların yüzünü bir nebze güldürebilecek olan insanlar az sayıyla girebiliyor içeri. En yakın zamanda arkadaşım ile bir ziyaret düşünüyorum. Bunun yanında onlara verilen MP3 ler varmış ve masallar okuyup biraya yükleyebilir, onlara seslerimizden masallar armağan edebilirmişiz. Bunu da en kısa zamanda yapacağım. Bugün bilgi edindiğim vakıflar bana hayatım boyunca kendimi en huzurlu ve yararlı hissettiğim anlardan birini yaşattılar ve biliyorum ki dinlemek bu denli huzur veriyorsa yaşamak, birilerini mutlu edebilmek, dertleri paylaşmak paha biçilemez anlar olur. İnsan olması şart değil bir canlıyı güldürebiliyorsam gerçekten bir şeyleri başarabiliyorum demektir. Her şey için umut var. Kanatlarımız var uçmak, bacaklarımız var koşmak için. Hangisini dilersek özgürleşebiliriz. Fiziki engellerimiz olabilir, hiçbiri engel değil. Her zaman yükselebilir, yardım eli olabiliriz.

Letisya Yıldırım